bir sunumla karşılaşıyoruz. Nasıl anlatsam? Uçan balonla zamanda tarihi bir gezinti yapmak gibi bir şey. Çekim yapmanın yasak olduğu panaromadan ayrılıp müzenin asıl sergi bölümüne geçtiğimizde kötü bir sürprizle karşılaşıyorum. Fotoğraf makinamin aküsü sinyal veriyor. Bu görüntüleri görmek isteyebilecek olan okuyucularımla paylaşabilecek mümkün olduğunca çok ve güzel kareler yakalayabilmek için oldukça seçici olmaya çalışıyorum. Nihayetinde müzeden ayrılmak için çıkış kapısına yöneldiğimde akü tamamiyle bitiyor.
Müzeyi nihayet gezmeye başladığınızda ilk bölümde Pergamon kalıntılarının genel bir tanıtımı yapılıyor. O dönemde yapılan kazı çalışmaları, çalışmayı yöneten ve kalıntıların Almanya`ya götürülmesine izin verilen imzalı mühürlü fermanları sergiliyorlar. Heryerde almanca, ingilizce ve türkçe yazılar var. Girişte aldığınız kulaklıklı aletlerde yine bu dillerde her bölüme ait ayrıntılı bilgiler dinleyebiliyorsunuz.
Daha sonra döneme ait buluntular ve tanrıların babası Zeus ve kızı Athena`ya ayrılan özel bölümlerden sonra güneye yaptığınız tatillerden tanıdık gelen Dionysos, Kymene, Phseydon, Milet antik kentlerini tanıtılan bölümlerden geçiyoruz.
Nihayet Pergamon kalıntılarının bulunduğu yere yönelince bir an nefesim kesiliyor. İnsanoğlunun 2000 yıl önce sadece beyaz taş ıle ortaya çıkardığı bu muhteşem güzelliklere hayranlıkla bakmamak mümkün değil.
Bu görüntüler Anadolu`dan gelen kalıntıların eski yunan ve romalılara ait kısmı. Devamında Osmanlılar, Selçuklular, 900 lu yılların halifelerinden kalma, daha eskilerden Babıl`ın İstar kapısının komple parçaları, Mısır`a kadar müthiş bir İslami sanatlar müzesinin görüntüleri de var.
Devamı burada.
.........
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınız yemeklerimin tuzu biberi...